- en\ alttaki
- ни́зший
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
abaşo — is., den., Rum. 1) Gemiyi baştan veya kıçtan halatla karaya bağlama 2) sf. Alt, alttaki, aşağı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kantar — is., Ar. ḳinṭār 1) Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç 2) Tartılacak kütle alttaki çengele takıldığında sarmal bir yaya bağlı olan ve normal olarak sıfırı gösteren… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazıma resim — is., smi 1) Ağaç, metal veya taş bir yüzeye ayrı katlar hâlinde değişik renkli boyalar sürüldükten sonra, üstteki katları yer yer kazıyarak alttaki renklerden yararlanma tekniği, gravür 2) Bu teknikle yapılan resim, gravür … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılçık — is., ğı, hay. b. 1) Balıkların eti arasında bulunan diken gibi ince ve küçük kemik 2) bit. b. Fasulye, bakla vb. sebzelerin yeşil kabuğunda ve ekin başaklarında bulunan sert ve kıl gibi uzun lif 3) sp. Alttaki güreşçinin, kuyruk sokumunu hızla ve … Çağatay Osmanlı Sözlük
tahtânî — (A.) [ ﯽﻥﺎﺘﺤﺕ ] alttaki … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
zîrîn — (F.) [ ﻦیﺮیز ] alttaki … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
MÂ — f. Biz mânasınadır. (Bak: Şahıs zamiri) * Mim ile elif harfinden ibâret Mâ . Arabçada muhtelif isimleri vardır. Ve çeşitli mânalara gelir. Cansız şeylere işaret eder. Şu nesne, o şey ki... mânâlarına gelerek kelimelerle birleşir. Meselâ: (Mâ ba d … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TAHTANİYE — Altta olan, alttaki. * Noktası altta olan harf … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZİRİN — f. Alttaki, aşağıdaki … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ÇAVUŞ — Vaktiyle divanlarda hükümdarların hizmetinde bulunan yaver veya muhzır gibi subaylara denilirdi. Tanzimattan evvelki Osmanlı saray teşkilatında çavuşlar, padişahın yaverleri ve çavuşbaşı mabeyn müşiri idi. * Onbaşıdan üstte ve assubaydan alttaki… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük